Öncelikle, hepimiz biraz nostalji seven varlıklarız. (Ah nerede o eski ramazanlar?) Küçükken izlediğimiz animelerin bizde uyandırdığı o hisleri asla unutamayız. Özellikle 80'ler, 90'lar ve 2000'lerin başındaki animeler birçoğumuz için unutulmazdır. “Dragon Ball Z”, “Sailor Moon”, “Hokuto no ken”, “Neon Genesis Evangelion”, “Berserk” gibi yapımlar, hem hikâye anlatımı hem de mangakaların o muhteşem çizimleriyle yansıttığı atmosfer olarak akıllara kazınmıştır.
Bahsettiğim eski animeler genellikle elle çizilmiş, detaylı ve kendine özgü bir görselliğe sahipti. Çizimlerde CGI yoktu veya çok az kullanılıyordu. Karakter tasarımları, sahnelerin işlenişi ve anlatım biçimi bugünkünden farklıydı. Her şey daha kişisel ve emek verilmiş gibi hissettiriyordu ve bunun sebebi de bence tıpkı amerikan film sektöründe olduğu gibi animeleri yapan şirketlerin daha deneme aşamasında olduğundan dolayıydı. İzleyicileri ekrana kilitleyebilecek bir tarz arıyorlardı. Onu bulana dek birbirinden kişisel ve emek verilmiş olan animeler çıkardılar. Daha sonra da teknolojinin de gelişmesiyle birlikte tutan içerikleri bir bir kopyalamaya başladılar.
Ayrıca, eski animelerin hikâye anlatımı konusunda daha cesur olduğunu söylemek mümkün. “Akira” ve “Ghost in the Shell” gibi filmler, sadece birer anime değil, sinema tarihine damga vuran sanat eserleriydi. “Berserk” veya “Legend of the Galactic Heroes” gibi seriler, bugünün birçok yapımında bile göremeyeceğimiz derinlikteydi. Şahsen ben serideki tüm replikleri ezbere bildiğim halde Legend of the Galactic Heroes'u en az 30 kere bitirmişimdir. Ancak nostalji bazen gerçeği çarpıtır. Çünkü yenilerde rastlandığı kadar hatta bazen onlardan fazla olmak kaydıyla eski animelerde de sıkıntılar vardı. Bazılarının temposu çok ağırdı, diyaloglar gereğinden fazla uzundu ve animasyon kalitesi de hiç bir zaman mükemmel olmadı. O dönem izlerken fark etmediğimiz aksaklıklar, bugün bir yapımı tekrar izlediğimizde daha çok göze batabiliyor.
Gelelim yeni nesil animelere. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle animasyon kalitesi inanılmaz derecede arttı. Artık her detay daha net, renkler daha canlı ve animasyon akıcılığı çok daha iyi. Özellikle ufak stüdyolar bile CGI ve dijital teknikler sayesinde büyük çaplı projeler yapabiliyor. Hikâye anlatımı konusunda da baya çeşitlilik var. Eskiden anime dünyası daha çok shonen, mecha veya klasik "anata, boku wa kimi ni koiwoshiteiru nda" romantizm türlerine odaklanıyordu. Bugün ise slice-of-life, psikolojik gerilim, bilimkurgu ve fantastik türlerde çok daha fazla seçenek var. “Attack on Titan”, “Demon Slayer”, “Re:Zero”, “Vinland Saga” gibi animeler, hem hikâye anlatımı hem de aksiyon sahneleriyle yeni nesil animelerin sadece eski animelerin iyi bir hikaye anlatımına ve animasyonlarına sahip olmadığını gösteriyor.
Bu sorunun bende bir cevabı yok ama sizinkini duymak isterim. İyi forumlar dilerim. "baya da yazmışım"